CHPSELÇUK
  CHP BÜLTEN 1
 



 
          Kurtuluş ve Kuruluş Yıldönümlerimiz Kutlu Olsun
 
         Anadolu topraklarına giren düşman, 30 Ağustos 1922'de püskürtülmüş ve Türkiye Cumhuriyeti'nin temeline ilk harç konmuştur. Özgürlüğün, Laik Cumhuriyetin, demokrasi ve sosyal hukuk devletinin müjdecisi olan 30 Ağustos, ümmetten millete giden uzun ve sorunlarla dolu yolun inançla, kararlılıkla aşıldığı gündür. 30Ağustos tam bağımsızlıktır, toprak bütünlüğüdür.
        Kurtuluş Savaşı'nın 30 Ağustos 1922'de başlayan kesin ve son zaferleri Eylül ayı içinde birbirini kovalayarak iZMiR'e doğru ilerlemişti. Dumlupınar'dan zaferle ayrılan Türk Ordusu, kararlı bir kovalamaca sonucunda 9 Eylül'de Belkahve sırtlarına ulaşmış ve emperyalistler izmir'de denize dökülmüştür. Ülkenin dört bir yanını saran bu kurtuluş mücadelesi sonunda ilçemiz de 8 Eylül'de düşman işgalinden kurtulmuştur.
       Bir yandan ilçemizin, diğer yandan izmir'in kurtuluş gününü kutladığımız bu günlerde, tarihi Kurtuluş Mücadelesi ve Cumhuriyet tarihi ile özdeş olan Cumhuriyet Halk Partisi'nin de kuruluşunun yıldönümünü kutluyoruz.   
          Cumhuriyet Halk Partisi'nin temeli TBMM'nin kuruluşunda ve ulusal bağımsızlığın kazanılmasında önemli roller üstlenen Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyetlerine dayanır. Kurtuluş Mücadelesinin sona ermesinden sonra bu cemiyetlerin programını uygulaması beklenen TBMM'de, Mustafa Kemal'e artık siyasi parti oluşumlarının zamanının geldiği fikrini geliştirmiştir. Bu fikirle Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri'nin başkanı sıfatıyla bildiriler yayınlamış ve nihayet 9 Eylül 1923'te Halk Fırkası adıyla ilk siyasi partiyi kurmuştur.
        Cumhuriyet Halk Partisi'nin ideolojik yaklaşımı kurucusu ve ilk genel başkanı Mustafa Kemal tarafından belirlenmiştir. Bu ideolojinin Türkiye Cumhuriyetinin de temeli olduğu tartışmasızdır. Partimizin temel ilkeleri olan ve altı okla simgelenen Cumhuriyetçilik, Halkçılık, Milliyetçilik, Laiklik, Devletçilik ve Devrimcilik ilkeleri Atatürkçülüğün ilkeleri olarak 1937 yılında Anayasa'ya alınmıştır. Bu ilkeler tüm Cumhuriyet tarihine, kuruluşundan bu güne kadar yön veren ilkeler olmuştur.
         Bu önemli günler nedeniyle bir kutlama mesajı veren CHP Selçuk ilçe Başkanı Melih ŞAR, "Kurtuluş mücadelesine son noktanın konulduğu kurtuluş günlerinin yıldönümlerini kutladığımız şu günlerde ulusal bilinç ve birlikteliğimiz her zamankinden daha çok önem kazanmıştır. Çeşitli açılım söylemleri ve ülkemizin değişik yöntemlerle yeniden işgal altına alınma çabaları bugünleri daha da anlamlı kılmaktadır. Halkımız, işbirlikçilerin kimler olduğunu gayet iyi bilmektedir. Bu işbirlikçilere kimin direndiğini de gayet iyi bilmektedir. Direnen; bağımsızlık ve özgürlük mücadelesinin, sosyal demokrasi anlayışının, eşitlik, sosyal adalet, adil paylaşım, ve adil gelir dağılımının, hukukun üstünlüğünün öncüsü ve savunucusu CHP'dir. Bu düşüncelerle tüm hemşerilerimizin ve Partililerimin yıldönümlerini kutlarım" dedi.
Selçuk Belediye Başkanı H.Vefa ÜLGÜR de "Ülkemizin siyasal, sosyal, ekonomik ve hukuksal olarak getirildiği noktada bu gidişe dur demek gerekir. Nedenleri hepimizce malum olan ve peş peşe yaşanan krizler tüm kurum ve bireyleri zayıflattı. Ülkemizin bağımsızlığı tartışılır oldu. Sorun hepimizin sorunu hep birlikte sahip çıkmanın, çözmeye çalışmanın, üretmenin, birlik ve dayanışmanın, kenetlenmenin tam zamanı. Yabancılaşmanın, vurdumduymazlığın, kaderciliğin değil sevgi ve azimle çözümler üretmenin zamanıBarış içinde mutlu bir gelecek dileğiyle hemşerilerimin kurtuluş yıl dönümünü kutlarım.
86. Kuruluş Yıldönümümüz Kutlu Olsun

 

DEĞERLİ SELÇUKLULAR;
 
Geçirdiğimiz yerel seçim sürecinin doğal bir uzantısı olarak yerel seçim öncesinde ve sonrasında tüm Selçuklular olarak yerel siyasete kilitlenip kaldık. O aday mı daha iyi bu aday mı, o mu seçilecek bu mu seçilecek söylemlerinin ve propaganda çalışmalarının ardından hepimiz seçim sonuçlarının değerlendirilmesine, belediye meclis toplantılarında yaşananlara, Selçuk’un gelecek beş yılının planlanmasına odaklandık. Bu sürecin bu şekilde işlemesi tabii ki son derece doğal. Ancak yerel gündeme tıkılıp kalınca sanki ülkemizde meydana gelen siyasi, ekonomik, hukuksal dolayısıyla toplumsal ve rejimsel krizleri göz ardı ettik. Gerçi bu krizleri birer yurttaş olarak birebir yaşıyoruz. Ancak bu krizlere neden olan AKP iktidarının yanlış politikalarını, bu yanlış politikaların bu ülkenin işçisinin, memurunun, esnafının, çiftçisinin, öğrencisinin, gencinin-yaşlısının, kadınının-erkeğinin kısacası toplumun tüm katmanları üzerinde bugün yarattığı ve  ileride yaratacağı sonuçları, AKP iktidarının dayatmacı politikalarının nasıl öne geçileceğinin ve ortaya çıkan bu olumsuz koşulların nasıl bertaraf edileceğini irdelemeyi yerel gündemin gerisine ittik.  
Bu düşünce ile kamuoyuna ülke genelinde olanları bir kez daha duyurmak ve hatırlatmak, Cumhuriyet Halk Partisi’nin Genel Merkezi’nden başlayarak tüm yerel teşkilatlarına kadar yayılan politikalarını Selçuklu hemşerilerimize ulaştırmak için yazılı bir basın-yayın aracına ihtiyacımız olduğu sonucuna vardık. Bu düşünce ile 15 günde bir yayımlamayı planladığımız bu bültenle karşınızdayız. Tabii ki genel gündemin yanı sıra yerel gündem ile de meşgul olacağız. Bu noktada bültenimiz ile ilgili her türlü eleştiri ve katkılarınızı beklediğimizi belirtmek isterim. Ayrıca Gençlik Kollarımızın değerli çalışmalarıyla bir web sitesi hazırlamaya çalışıyoruz. Henüz deneme aşamasında olan sitemizin adresi www.chpselcuk.tr.gg Diğer yandan tüm Selçuklular dilek ve eleştirilerini chpselcuk@hotmail.com adresi aracılığıyla iletebilir.
Bu başlangıç yazısını fırsat bilerek Cumhuriyet Halk Partisi’nin ülke genelinde ve ilçemizde üstlenmiş olduğu misyon ve yönetme geleneği hakkında birkaç saptama yapmak istiyorum:
Cumhuriyet Halk Partisi Selçuk’ta 29 Mart seçimi ile bir kez daha zafere ulaştı. Ancak Partimizin Selçuk’taki başarısını son yerel seçim ile sınırlandırmak haksızlık olur. Çünkü son yerel seçim ile birlikte Cumhuriyet Halk Partisi tam beş kez üst üste Selçuk’ta yerel iktidarın sahibi olmuş bir parti ünvanını kazandı. Tüm Cumhuriyet Halk Partililerin amaç ve hedefi; bu siyasi başarıyı artırarak sürdürmek ve en önemlisi elde ettiği bu siyasal başarıyı belediye başkanıyla, belediye meclis ve il genel meclisi üyeleriyle ilçemizin gelişmesindeki başarılı çalışmalarıyla birleştirmektir. Cumhuriyet Halk Partililerin bu amaca ulaşmadaki başarısı beş dönem üst üste yerel iktidarı kazanması ile tescillenmiştir. Ancak biliyoruz ki; İlçemizde yıllara damgasını vuran bu güçlü Cumhuriyet Halk Partisi yapısının oluşmasındaki en önemli etken; hiçbir zaman Atatürk İlke ve Devrimlerine bağlılığını yitirmeyen, hatta bunu yaşam biçimi olarak kavrayan Selçuklulardır. Cumhuriyet Halk Partisi Selçuk Örgütü, gücünü bu bağlılığı taşıyan tüm Selçuklulardan aldığını bilmektedir. Bu bilinç içindeki partimizin tüm kadrolarının önceliği İNSAN’dır. Cumhuriyet Halk Partisi Programında belirtildiği gibi önceliğimiz “ HİÇBİR DİNİ, MEZHEPSEL, ETNİK KÖKEN GÖZETMEKSİZİN İNSAN ODAKLI GELİŞMEDİR. İNSANI; EMEĞİ, DEĞERLERİ, KÜLTÜRÜ, KİMLİĞİ VE HAKLARI İLE KUCAKLAMAKTIR. ETNİK KİMLİĞİ BİR ŞEREF OLARAK KABUL ETMEK AMA BÜTÜN ETNİK VE DİNSEL KİMLİKLERİN ÜZERİNDE ORTAK NOKTAYI ARAMAKTIR. DEVLETE, SINIFLARA, KURUMLARA MİSTİK BİR GÜÇ NİTELİĞİ VERMEDEN İNSANI TEMEL ALMAKTIR. YURTTAŞLARA ETNİK VE DİNSEL ÖZELLİKLERİNE GÖRE DEĞİL, BİR BÜTÜN OLARAK HİZMET GÖTÜRME ANLAYIŞIDIR.
Ülkemizin AKP’nin ürettiği hatalı politikalar sonucunda getirildiği noktada parti programımızın bu önceliği her zamankinden çok daha büyük önem kazanmıştır. Zaman Atatürk İlke ve Devrimlerine bağlılığını asgari müşterek kabul eden, bu asgari müşterek dışındaki tüm ayrıntıları bir tarafa itip vatanına ve bağımsızlığına sahip çıkma bilincini taşıyan tüm Atatürkçülerin kenetlenme zamanıdır. Cumhuriyet Halk Partisi Selçuk İlçe Yönetimi olarak öncelikli hedefimiz ilçemizde bu kenetlenmeyi sağlamaktır.  
Bunun için geçmişte yaşanan siyasi çekişmeleri ve kişisel kırgınlıkları bir tarafa atan, kişisel siyasi hedeflerinden arınıp sahip olduğu Cumhuriyet değerlerini kaybetme kaygısını yaşayan, 10. Yıl Marşı’na ve Gençliğe Hitabe’ye bağlılığını ifade ederken kişisel siyasi hedefleri için bunların içeriğindeki değerleri yerle bir eden zihniyete ortak olmayan tüm Selçuklularla (Cumhuriyet Halk Partisi ve üyeleri için siyasal yaşamda görev almanın onurlu bir toplum hizmeti olduğunu hiç unutmadan) her zaman ve her zeminde kucaklaşmak istiyoruz.





Genel Başkanımız Deniz Baykal 28-29 Ağustos tarihlerinde İzmir’deydi.
28 Ağustos'ta İzmir’e gelen Baykal, Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, ilçe ve belde belediye başkanları, il başkanı ve ilçe başkanlarının katıldığı basına
kapalı bir toplantı düzenledikten sonra İzmir Fuarı'nın açılışını yaptı. 29 Ağustos'ta ise Torbalı, Bayındır, Zeytinova, Ödemiş ve Kiraz'ı ziyaret etti.
Ziyareti sırasında ülkede yaşanan pek çok soruna değinen Baykal, okullarda Kürtçe eğitim verilmesinin milleti ayrıştıracağını belirterek "AKP iktidarı DTP ve PKK ile işbirliği yaparak, Milli Eğitim sistemini sabote etmek için en tehlikeli dinamiti, mayını Milli Eğitimin içinde yerleştirme kararı almıştır" dedi. Genel Başkan Baykal, Torbalı'da halka hitaben yaptığı konuşmada, memurların, çiftçinin ve esnafın keyfinin yerinde olmadığını, ama Ankara'dakilerin, "krizin teğet geçtiği" yönünde açıklamalarda bulunduğunu söyledi.
Eski Maliye Bakanı Unakıtan'a, Başbakan'ın, "kriz zarar vermedi" sözleriyle ilgili yorumunun sorulduğunu, "o da diyor ki, valla ona ailece zarar vermemiş olabilir ama millet yandı, kavruldu" diye cevap verdiğini anımsatarak "Peki Maliye Bakanı'nın gerçeği görmesi için iktidardan düşmesi mi gerekiyordu" dedi.
Tarım konusunda, Özal döneminde başlayan yanlışlıkların devam ettiğini belirten Baykal, yolsuzluklarla mücadelenin de yapılamadığını söyledi. Terörün başını alıp gittiğini, ekonominin siyasete karıştığını, yargıya karışıldığını ileri süren Baykal, şöyle dedi: "Deniz Feneri yolsuzluğunda ne oldu Allah aşkına? Deniz Feneri yolsuzluğuna girenler acaba kimin yakını, kimlerle ilişkileri var? Adalete ne oldu?"
30 Ağustos Zafer Bayramı ve yöredeki kurtuluş günleri ile ilgili görüşlerini dile getiren Baykal "Anadolu'nun düşman işgalinden kurtuluşunun, Türkleri Anadolu'dan sökü çıkarmak isteyen büyük Avrupa ülkelerinin tezgahının bozuluşunun 87. yıldönümü. 87 yıl geçti bu topraklar bizim, Türk Milletinin. Mustafa Kemal, millet ayırmadı, kimseyi ırkına, etnik kökenine göre ayırmadı. Hepimiz kardeşiz, hepimiz eşitiz. Türk Milletinin parçasıyız. Kimimizin kökünde Arnavutluk, Çerkezlik, Gürcülük var. Girit'ten, Bosna Hersek'ten, Makedonya'dan göçenler var, elbette var, elbette olacak. Farklı etnik kökenlere sahip
olmamız, Türk Milleti kimliğine sahip olmamıza engel mi? 87 yıldır böyle geldi. Bir süredir izliyorsunuz, önce Cumhurbaşkanı, arkasından Başbakan bir telaş içinde, 'açılım yapacağız' diye ayağa kalktılar. Ne açılımı yapacaksınız? 'Kürt açılımı yapacağız' dediler. Bu ülkede Kürt kökenli vatandaşlar var, başımızın üstünde. Bizi ne ayırıyorsun birbirimizden. Kürdü de var, Arabı da var, Arnavut da var. Kendisini Türk Milletinin parçası gören milyonlarca insan var." dedi.
Genel Başkan Deniz Baykal, İzmir programı kapsamında ilçe ve belde belediye başkanlıklarını ziyaret edip açılışlar yaparken Ödemiş yolu üzerindeki bir kahvehanede durarak gazetecilerin sorularını yanıtladı. Baykal gazetecilerin demokratik açılım ile ilgili soruları üzerine, Türk Milletini bölmeye yönelik bir projenin tartışıldığını belirterek "Projenin amacını anlamak mümkün değildir. Bu projeyle anaların gözyaşının dinmesi ve PKK'nın silahları bırakması söz konusu olmayacak" dedi.
Baykal, Anadolu'yu karış karış gezdiklerini ve gezeceklerini belirterek, iktidarı bu projeden alıkoymak için çalışma yapacaklarını söyledi.


 
 HASAN PULUR MİLLİYET 16.08.2009

HANİ bazen insan isyan eder de “Adam gözümün içine baka baka...” diye lafa başlarız ya!...
Bugünlerde, CHP’ye ve tabii Baykal’a yapılan eleştirileri televizyonda dinledikçe biz de o tepkiyle düşünüyoruz.
“Gözümüzün içine baka baka...” Ne söylüyorlar?
“CHP anlaşmak istemiyor” diyorlar “CHP çözüm istemiyor” diyorlar, “CHP barış istemiyor” diyorlar... İnsaf! CHP’yi suçlayanlar daha ne yaptıklarının adını bile koyamadılar:
“Kürt açılımı mı? Demokratik açılım mı? Barış ve kardeşlik açılımı mı?” Bunda bile karar kılamadılar.
Evet, Deniz Baykal hükümetin düzenlediği bir dizi görüşmeye kapılarını kapadı; çünkü ne getirilen bir öneri vardı, ne bir çözüm metni vardı, ne de ciddi bir proje... Sağdan soldan sızdırılanlar da boş laftan öteye geçemiyor...
BAYKAL, “Ben böyle bir toplantıya katılamam” dedi ama “Kırmızı çizgilerini” de çizdi: “-PKK silah bırakmadan af olmaz.
-Üniter yapıyı bozacak Anayasa değişikliğinde biz yokuz.
-Tıpkı milli eğitimi parçalayacak önerilerde de yokuz.”
BUNA karşılık bugünlerde AKP’nin “gözbebeği” olan, DTP’nin eşbaşkanı Emine Aydın ne diyor:
“Birilerinin bizimle görüşüp, birilerini devre dışı bırakma niyeti varsa biz bu oyuna gelmeyiz. PKKsız ve Öcalansız barış süreci olmaz.”
Şimdi CHP, açılımın önüne taş koyuyor, DTP asfalt döküyor, öyle mi? İnsaf!
Hani Orhan Veli’nin bir şiiri vardır “Olmaz ki, böyle de yatılmaz ki!” der, biraz değiştirelim “Olmaz ki, gözlerinin içine baka baka böyle de konuşulmaz ki!” desek...
ÖZEL çıkarı olanlar dışında, kimse barışa karşı değildir, yeter ki bu kan dursun...
Dursun da, ne pahasına olursa olsun, demek de, ne kolay, ne de akılcı...
Hele hele başlayan şu süreçte, herkes ağzına, diline, tavrına, duruşuna dikkat etmelidir.
“Dağdaki zaferi kazandık, şimdi sıra şehirdeki masada” gibi söylemlerin zararı çoktur, faydası yoktur, çözümü destekleyenleri bile tedirgin eder.
Ve son sözümüz, Sayın Başbakan’a...
CHP’yi bu kadar horlamayın -elinizden gelse aşağılayacaksınız da cesaretiniz yok- gün gelir CHP’ye muhtaç olursunuz, AKP’nin iktidar olduğu ilk seçim sonrasını bir düşünün.
Başbakanlığın yolunu size kim açtı, kim destekledi...
Ne CHP, ne de genel başkanı bu davranışlara uygun değildir, CHP öyle bir partidir ki!
“Yel kayadan ne alır?” diye bir laf vardır, bilir misiniz?


 YILMAZ ÖZDİL HÜRRİYEN
21.08.2009

27 senedir gazetecilik yapıyorum... Ve, çalışma hayatımın en enteresan "sansür" olaylarından biri geldi başıma... "Açılım"ı destekleyen arkadaşların, iyi okumasını öneririm.


Tatilden döndüm..."Kürtçe" başlıklı bir yazı yazdım.Bugün çıkacaktı.Şöyle başlıyordu:

"Kimimiz Türk, kimimiz Kürt, kimimiz Laz, kimimiz Çerkez... Yahudimiz, Rumumuz, Ermenimiz, Rus gelinlerimiz, Alman damatlarımız; uzatmayayım, ’mozaik’ derler, değiliz aslında, ’ebru’yuz, koskoca bir aileyiz... Ve, ortak bir vatanımız, ortak bir resmi dilimiz var bizim; Türkçe... Bizi, biz yapan."
Şöyle devam ediyordu:

"Dünyaya entegreyiz; İngilizce de öğreniriz, Japonca da... Elbette, anadilini de, mesela Kürtçeyi de öğrenmek en doğal hakkıdır yurttaşların... Ama, bu doğal hakkı, ’açılım’ adı altında, ’resmi dil’ haline dönüştürmeye çalışmak, bizi biz olmaktan çıkarmaz mı? ’Bizi bize yabancı’ hale getirmez mi? İki lisanlı toplum olursak eğer... Birlikte yaşamak isteyen, sorunlarını konuşa konuşa çözme iddiasında olan, ancak, birbirinin dilinden anlamayan bir toplumu, hangi tutkal bir arada tutabilir?"
Ve, şöyle bitiyordu:

"Silahla beceremeyen bölücülerin tuzağına düşmemeli Türkiye... Kanın durması için teröriste bile şefkat gösterilebilir; bakarsın, tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır... Fakat, farklı dil, kardeşi kardeşe yabancı haline getirir, ki, terörden tehlikelidir."

 Yazı buydu.Peki "sansür" nerede?Şurada...Yazıyı Kürtçe yazmak istedim!Hayır...Amacım, Türkiye’nin en etkin gazetesinde ilk Kürtçe makaleyi yazan kişi olmak değildi... Yukarıdaki satırları okuyacaktınız ve anlamayacaktınız.Amacım işte buydu.

Araya "ikinci resmi lisan" girdiğinde... Farklı etnik gruplara mensup olan, ancak, Türkçe konuşarak, Türkçe yazarak, Türkçe okuyarak "anlaşan" bir toplumun, nasıl aniden birbirine yabancılaşacağını görecektik...

Kanıtı da, bu yazı olacaktı. E hani sansür? Buyrun...

Kürtçe bilmediğim için, Türkiye Çevirmenler Derneği’ne başvurdum, "Bu yazıyı Kürtçeye çevirmek istiyorum" dedim. "Hay hay" dediler, İstanbul’daki "yeminli tercüme bürosu"nun telefonlarını verdiler. Aradım... "Hay hay" dediler, Kürtçe tercüman bulmak için iki gün izin istediler ve çevirme ücretinin de 180 lira artı KDV olduğunu belirttiler... "Hay hay" dedim, fatura bilgilerimi gönderdim, yazımın Kürtçe tercümesini beklemeye başladım.

İki gün sonra... Türkiye Çevirmenler Derneği’nden aradılar... "Kürtçe tercüman bulduklarını, hatta 8 tane Kürtçe tercümana başvurduklarını, ancak 8 tercümanın da bu yazıyı Kürtçeye çevirmek istemediğini" söylediler...

Allah Allah ! Niye birader?

"Yazının içeriğini uygun bulmamışlar!"

(Bu arkadaşlar "yeminli" tercüman ama, yeminleri bi acayip... İçeriğini beğenirlerse, tercüme ediyorlar, beğenmiyorlarsa, etmiyorlar... Sanırsın, tercüman değil, sansür kurulu!)İşte böyle...Terör, bizi bölemez.Lisan, böler.Cart diye.Bizi bize yabancı eder.
Kanıtı da bu yazı.
 




CHP İzmir İl Gençlik Kolları Küçük Menderes Bölge Toplantısı'nı Ödemiş'te gerçekleştirdi
CHP Gurup Başkanvekili Kemal Anadol, gençlerin örgütlü olmasından memnun olduğunu söyledi
CHP İzmir il Gençlik Kolları, 2011 genel seçimleri için çalışmalara hız kesmeden devam ediyor. Geçtiğimiz günlerde Küçük Menderes bölge toplantısını Ödemiş'te gerçekleştiren CHP'li gençler, seçimlere dönük çalışmalar hakkında görüş alış verişinde bulundu. İzmir İl Gençlik Kolları tarafından düzenlenen toplantıya; Küçük Menderes havzasındaki Beydağ, Bayındır, Selçuk, Ödemiş, Tire, Kiraz ve Torbalı Gençlik Kolları İlçe Başkanları katıldı. Gençlik Kolları Başkan ve Yöneticilerinin yer aldığı toplantıda belde temsilcileri de hazır bulundu. CHP Grup Başkanvekili Kemal Anadol, Ödemiş Belediye Başkanı Bekir Keskin ve Ödemiş İlçe Başkanı Emin Öztürk de toplantıya katılanlar arasındaydı.

“Koltuk hırsımız yok”
CHP İzmir İl Gençlik Kolları Başkanı Berk Ulusal, gençlik kolları olarak özellikle taban örgütlenmesine önem verdiklerini söyledi. Ulusal, il gençlik kolları olarak her geçen gün üye sayısında büyük artış yakaladıklarını dile getirerek, asıl yapmak istediklerinin bilinçli genç siyasetçiler kazandırmak olduğunu vurguladı. Ulusal, "Gençleri bayrak asan birer robot olarak görüldüğü günler artık geride kaldı. Artık her mahallede bir arkadaşımız var ve bu örgütlülüğün karşısında kimse duramaz. Bu partinin gençlerini önümüzdeki dönemin genç siyasi vizyonları olarak partimiz için çalışacak. Kimseden korkumuz yok. Ana kadememize bağlı güçlü ordularız artık. Sayın Genel başkanımızın doğrularıyla siyaset yapacağız. Örgütlenmemiz İzmir'in her köşesinde ama hala istediğim düzeyde değil bu partide elli kişi ile üye olan kendine hemen makam istemekte. Biz ne makam istiyoruz ne de başka bir şey. Amacımız gerçekten demokratik ve bağımsız bir Türkiye yaratmak, bunun formülü ne ise elbet bir gün çözümü olacaktır" dedi.

Anadol tebrik etti
Toplantıya katılan İzmir Milletvekili Kemal Anadol ise, gençlik kollarının bu kadar örgütlü olmasından dolayı çok memnun olduğunu dile getirerek İl Gençlik Kolları Başkanı Berk Ulusaı'a teşekkür etti. CHP'nin eski günlerine döndüğünü dile getiren Anadol, konuşmasında kendisinin Ankara Gençlik Kolları Başkanlığı zamanında yürüttüğü çalışmaları anlattı. Ödemiş Belediye Başkanı Bekir keskin de, gençlerin çalışmalarından dolayı kendilerine başarılar diledi.
 
  CHP SELÇUK  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol